21 Nisan 2025 Pazartesi
Şampiyonlar Ligi’nde Arsenal’e elenen Real Madrid’de genç yıldız Arda Güler’e süre verilmemesi büyük tepki çekti. Taraftarlar teknik direktör Ancelotti’ye sosyal medyada sert eleştiriler yöneltti.
Real Madrid’in genç Türk yıldızı Arda Güler, Şampiyonlar Ligi çeyrek finalinde Arsenal karşısında forma şansı bulamamasıyla yeniden gündeme oturdu. İspanyol devi, ilk maçta 3-0 kaybettiği karşılaşmanın rövanşında Santiago Bernabéu’da 2-1 mağlup olarak turnuvaya veda etti. Ancak bu yenilgiden çok, teknik direktör Carlo Ancelotti’nin oyuncu tercihleri ve Arda Güler’i yine yedek kulübesinde bekletmesi tartışma yarattı.
İspanyol basınında yer alan haberlerde, Arda’nın oynatılmaması taraftarların büyük tepkisini çekti. AS gazetesi tarafından yapılan “Hangi oyuncunun satılmasını istersiniz?” anketine yaklaşık 55 bin kişi katıldı. Ankette Jesus Vallejo en çok oyu alırken, Arda Güler ise yalnızca 8.296 oy alarak listenin sonunda yer aldı. Bu sonuç, genç yıldızın taraftarlar tarafından hâlâ büyük umutla beklendiğini gösterdi.
Sosyal medya platformlarında Arda Güler’e destek mesajları yağdı. Özellikle platform X’te yapılan paylaşımlarda, taraftarlar Ancelotti’yi sert sözlerle eleştirdi. Kullanıcılar, “Arda’dan nefret ediyor,” “Modric yerine Güler neden yok?” ve “Dani Ceballos’a verilen süre Arda’ya verilmeliydi” şeklinde yorumlarda bulundu.
Teknik direktör Ancelotti ise maç sonrası yaptığı açıklamada, Arda Güler’in gelecek için önemli bir oyuncu olduğunu ve zamanla daha fazla süre alacağını dile getirdi. Ancak bu açıklama taraftarları tatmin etmedi. Arda’nın yaratıcı ve golcü kimliğine rağmen kritik maçta tercih edilmemesi, İtalyan teknik adamın kararlarını bir kez daha sorgulattı.
İspanyol medyası da Arda’nın oynatılmamasını eleştirdi. Marca gazetesi maç sonrası düzenlediği ankette, katılımcıların %66’sı Arda’nın sahada olmamasını “yanlış karar” olarak değerlendirdi.
Real Madrid’in bu sezonki Avrupa macerası sona ererken, Arda Güler’in durumu ve Ancelotti’nin geleceği belirsizliğini koruyor. Takımın sezonun geri kalanında göstereceği performans, hem teknik heyetin hem de genç oyuncuların kaderini belirleyecek.
Trafik kurallarını ihlal eden ve bu nedenle ehliyetlerine el konulan sürücüler, 2025 yılında bir ehliyet affı olup olmayacağını merak ediyor. İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, bu konuda yaptığı açıklamada, “Sürücü affı konusu kesinlikle gündemimizde yok” ifadelerini kullanarak, ehliyet affının şu an için gündemde olmadığını belirtti.
Ehliyet Affı Beklentisi ve Gelişmeler
Son dönemde, ehliyet affı beklentisi sosyal medyada ve kamuoyunda sıkça dile getiriliyor. Ancak, İçişleri Bakanı’nın açıklamaları doğrultusunda, şu an için böyle bir düzenleme planlanmıyor. Bakan Yerlikaya, 19 Nisan itibarıyla ehliyeti geçici olarak geri alınıp teslim edilmeyen sürücü sayısının 689 bin 946 olduğunu belirtti. Bu sürücülerden 499 bin 88’inin alkol ya da uyuşturucu etkisinde araç kullanmaları veya alkol ölçüm testini reddettikleri için ehliyetlerine el konulduğunu ifade etti.
Trafik Cezalarına Yeni Düzenleme
Trafik kazalarındaki can kayıplarının azaltılması ve caydırıcılığın artırılması amacıyla, TBMM’de trafik cezalarına ilişkin yeni bir düzenleme üzerinde çalışılıyor. Bu düzenleme kapsamında, aşırı hız, kırmızı ışık ihlali, hatalı şerit değiştirme, dönüş kurallarına uymama gibi kuralları ihlal edenlere yönelik idari para cezalarının artırılması planlanıyor. Çalışmaların tamamlanmasının ardından kanun teklifi TBMM Başkanlığına sunulacak ve kabul edilmesi durumunda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın imzasıyla Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girecek.
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın açıklamaları doğrultusunda, 2025 yılında bir ehliyet affının gündemde olmadığı net bir şekilde ifade edilmiştir. Sürücülerin, trafik kurallarına uymaları ve mevcut cezai yaptırımlara dikkat etmeleri önem arz etmektedir.
Yaşamın Kimyasal İmzası, Dimetil Sülfit ve Disülfit
Araştırmacıların dikkatini çeken en önemli bulgular arasında dimetil sülfit (DMS) ve dimetil disülfit (DMDS) adlı moleküller yer aldı. Dünya’da bu kimyasal maddeler çoğunlukla denizlerde yaşayan mikroorganizmalar tarafından üretiliyor. Bu moleküllerin K2-18b’nin atmosferinde bulunması, gezegende yaşamı destekleyebilecek biyolojik süreçlerin olabileceğine dair güçlü bir işaret olarak değerlendiriliyor.
Daha Önce Metan ve Karbondioksit de Tespit Edilmişti
K2-18b daha önce yapılan gözlemlerde de bilim dünyasının ilgisini çekmişti. Özellikle atmosferinde metan ve karbondioksit gibi yaşamsal süreçlerde önemli rol oynayan gazların tespit edilmesi, bu gezegenin potansiyel olarak “yaşanabilir bir ortam” olabileceğini düşündürmüştü. Yeni keşif, bu varsayımları daha da kuvvetlendirdi.
Bilim İnsanları Temkinli, Kesin Yaşam Kanıtı Değil
Araştırmacılar, her ne kadar söz konusu kimyasallar Dünya’da biyolojik kaynaklı olsa da, K2-18b gibi başka bir gezegende farklı kimyasal süreçler sonucunda da oluşabileceklerini belirtiyor. Bu nedenle bulgular henüz kesin bir yaşam kanıtı olarak değerlendirilmiyor. Ancak yine de bu gelişmeler, Dünya dışı yaşam arayışında çok önemli bir adım olarak kabul ediliyor.
K2-18b: “Hycean” Gezegen Sınıfının Öncüsü
K2-18b, bilim dünyasında “Hycean” olarak adlandırılan, hem hidrojen açısından zengin atmosfere hem de su okyanuslarına sahip olabilecek gezegen sınıfına giriyor. Bu tür gezegenlerin, yaşamı destekleme potansiyeli taşıyan ilk öne çıkan adaylar arasında yer alması, JWST’nin bu yöndeki gözlemlerini daha da değerli kılıyor.
Araştırma Bilimsel Dünyada Ses Getirdi
Bu çarpıcı bulgular, prestijli bilim dergisi The Astrophysical Journal Letters’da yayımlanarak bilim dünyasında geniş yankı uyandırdı. Gelecekte yapılacak daha detaylı gözlemlerle, K2-18b’nin atmosferinde bulunan moleküllerin kaynağının kesin olarak belirlenmesi hedefleniyor.
Uzmanlar, James Webb Uzay Teleskobu’nun sağladığı yüksek hassasiyetli veriler sayesinde, yaşamın izlerini daha önce hiç olmadığı kadar net bir şekilde araştırabileceklerini belirtiyor.
Çocuk Nüfusu 1970’ten Bu Yana Sürekli Geriliyor
2024 yılı sonu itibarıyla Türkiye nüfusu 85 milyon 664 bin 944 kişiye ulaşırken, bu nüfusun yalnızca 21 milyon 817 bin 61’ini çocuklar oluşturdu. Buna göre çocuk nüfusun toplam nüfusa oranı yüzde 25,5 oldu. Bu oran, Cumhuriyet tarihinin en düşük çocuk nüfusu oranı olarak kayıtlara geçti.
Birleşmiş Milletler tanımına göre 0-17 yaş grubunu kapsayan çocuk nüfus, 1970 yılında toplam nüfusun yüzde 48,5’ini oluştururken, bu oran 1990’da yüzde 41,8’e, 2024’te ise yüzde 25,5’e geriledi. Nüfus projeksiyonları bu düşüşün devam edeceğini gösteriyor. 2100 yılında çocuk nüfus oranının yüzde 14,5’e kadar düşmesi bekleniyor. Doğurganlıkta artış olacağı varsayımıyla hazırlanan senaryolarda bile oran yüzde 18,6’yı geçmiyor.
Bebek Ölüm Hızında Endişe Veren Artış
TÜİK’in “Ölüm ve Ölüm Nedeni İstatistikleri” verilerine göre beş yaş altı bebek ölüm hızında 2022 yılından itibaren yeniden bir yükseliş gözlemleniyor. 2022 yılında binde 9,2 olan bebek ölüm hızı, 2024 yılında binde 10’a yükseldi. Beş yaş altı ölüm hızı ise aynı dönemde binde 11,2’den binde 14,5’e çıktı. Bu artış, sağlık sisteminde çocuklara yönelik hizmetlerin daha fazla incelenmesi gerektiğine işaret ediyor.
Çocuk İşçiliği 10 Yılın Zirvesinde
Hanehalkı İşgücü Araştırması 2024 yılı sonuçları, özellikle 15-17 yaş grubundaki çocuklar açısından çarpıcı veriler sundu. Bu yaş grubundaki çocukların işgücüne katılma oranı yüzde 24,9 ile son 10 yılın en yüksek seviyesine ulaştı. Cinsiyete göre ayrıldığında ise erkek çocukların işgücüne katılım oranı yüzde 35,6’ya çıkarken, kız çocuklarında bu oran yüzde 13,7 oldu. Uzmanlar, ekonomik nedenlerin yanı sıra eğitime erişimdeki sorunların bu durumu tetiklediğini belirtiyor.
Maddi Yetersizlikler Çocukların Yaşam Kalitesini Etkiliyor
TÜİK’in “Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması” kapsamında oluşturulan Çocuk Sağlığı ve Yoksunluğu Modülü de çarpıcı sonuçlar ortaya koydu. 2024 yılında 15 yaş altındaki çocukların yüzde 9,2’si maddi imkansızlıklar nedeniyle yeni giysilere sahip olamadı. Yüzde 10’u ise günde en az bir kez taze meyve veya sebze tüketemedi. Tatil masraflarını karşılayamayan hane oranı ise yüzde 48,8 olarak ölçüldü. Bu oranlar, çocukların temel ihtiyaçlarına erişiminde ciddi eşitsizliklerin varlığını ortaya koyuyor.
Türkiye, Avrupa Birliği’nden Hâlâ Yüksek Oranda Çocuk Nüfusa Sahip
Her ne kadar Türkiye’de çocuk nüfusu azalma eğiliminde olsa da, hâlen Avrupa Birliği ülkelerine kıyasla yüksek bir orana sahip. AB ülkelerinde ortalama çocuk nüfusu oranı yüzde 18 iken, Türkiye’de bu oran yüzde 26 olarak belirlendi. İrlanda, Fransa ve İsveç AB içinde en yüksek çocuk nüfusuna sahip ülkeler olurken; Malta, İtalya ve Portekiz en düşük oranlara sahip ülkeler arasında yer aldı.
Uzmanlardan Uyarı, Gelecek Nesiller Risk Altında
Demografi uzmanları ve çocuk hakları savunucuları, açıklanan verilerin gelecek nesiller açısından alarm verdiğini belirtiyor. Çocuk nüfusunun giderek azalması, doğum oranlarının düşmesi, çocuk ölüm hızlarındaki artış ve çocuk işçiliğinin yükselmesi; uzun vadede hem sosyoekonomik kalkınmayı hem de toplumsal yapıyı olumsuz yönde etkileyebilir.
Türk pop müziğinin megastarı Tarkan, annesi Neşe Tevetoğlu’nun ani vefatıyla büyük bir acı yaşadı. Bir süredir sağlık sorunları nedeniyle tedavi gören Tevetoğlu, Antalya’da kaldırıldığı hastanede geçirdiği kalp krizi sonucu yaşamını yitirdi. Ünlü sanatçı, annesinin vefat haberini Avrupa turnesi sırasında aldı ve programını iptal ederek acilen İstanbul’a döndü.
Sağlık Durumu Yakından Takip Ediliyordu
Neşe Tevetoğlu’nun uzun süredir sağlık sorunları yaşadığı biliniyordu. Özellikle bacaklarında yaşadığı damar tıkanıklığı sebebiyle daha önce acil bir ameliyata alınmış, ardından tedavi süreci Antalya’da devam etmişti. Yakın çevresinin aktardığına göre, son günlerde genel sağlık durumunda iyileşme gözlemlenmişti. Ancak dün akşam saatlerinde aniden fenalaşarak kalp krizi geçiren Tevetoğlu, tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı.
Tarkan Turnesini Yarıda Kesti
Annesinin rahatsızlığı sürecinde sık sık sağlık durumu hakkında bilgi aldığı bilinen Tarkan, Avrupa’da gerçekleştirdiği konser turnesini sürdürmekteydi. Ancak bu acı haberi alır almaz turnesini iptal eden sanatçı, ilk uçakla İstanbul’a döndü. Yaşadığı derin üzüntü nedeniyle sosyal medyada herhangi bir açıklama yapmayan Tarkan’ın yakınları, sanatçının büyük bir yıkım yaşadığını ifade etti.
Cenaze 17 Nisan’da İstanbul’da
Neşe Tevetoğlu, 17 Nisan Perşembe günü İstanbul’da toprağa verilecek. Aileye yakın kaynaklar, cenaze töreninin sade bir şekilde gerçekleştirileceğini belirtti. Tarkan’ın ailesi, sevenlerinden ve basından bu süreçte mahremiyetlerine saygı gösterilmesini rica etti. Ünlü sanatçının hayranları ise sosyal medya üzerinden başsağlığı mesajları paylaşarak desteklerini iletmeye devam ediyor.
Müzik Dünyası ve Hayranlarından Taziye Mesajları
Tarkan’ın yaşadığı bu acı kayıp müzik dünyasında da büyük üzüntüyle karşılandı. Pek çok ünlü sanatçı, sosyal medya hesaplarından yaptıkları paylaşımlarla Tarkan’a başsağlığı dileklerinde bulundu. Hayranları ise yıllardır Tarkan’ın yanında olan ve onu her fırsatta destekleyen annesi Neşe Tevetoğlu’nun kaybının, sanatçının hayatında derin bir iz bırakacağını belirtti.