Bolu’nun Mudurnu ilçesinde, “Peri Masalı” sloganıyla tanıtılan ve lüks şato villalar vaat eden Burj Al Babas projesi, 67 milyon dolarlık dolandırıcılık iddiasıyla Türkiye’nin gündemine oturdu. 2014 yılında başlayan ve özellikle Körfez ülkelerinden yatırımcıları hedefleyen proje, hiçbir villa teslimatı yapmadan hayalet bir kasabaya dönüştü. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın hazırladığı iddianameyle, proje yöneticileri ve ortaklarından oluşan 13 sanık hakkında “nitelikli dolandırıcılık” suçlamasıyla 885’er yıla kadar hapis cezası talep edildi. İşte davanın detayları ve projenin perde arkası.
Projenin Parlak Başlangıcı ve Masalsı Vaatler
Burj Al Babas, 2011 yılında Sarot Grup tarafından Mudurnu’da başlatıldı. 732 adet 325 metrekarelik şato tarzı villadan oluşan proje, termal tesisler, güzellik merkezleri, at binme parkurları, spor salonları, sinema salonları ve alışveriş merkezleriyle ultra lüks bir yaşam tarzı sunmayı vadediyordu. “Kendi şatonuzu alın” sloganıyla özellikle Kuveyt, Katar ve Suudi Arabistan gibi Körfez ülkelerinden yatırımcılara pazarlanan villalar, mavi kuleleri, spiral merdivenleri ve lüks iç dekorasyonuyla dikkat çekti. Projenin adı, Arapça’da “Babas Kulesi” anlamına gelen “Burj Al Babas” olarak seçilerek Arap sermayesini çekmeyi hedefledi.
Ekonomik Kriz ve İflas Süreci
Proje, başlangıçta 350 villanın satılmasıyla umut verse de, 2018 yılında ekonomik sorunlar ve düşen petrol fiyatları nedeniyle satışlar durdu. Sarot Grup, müşterilerden alacaklarını tahsil edemedi ve 27 milyon dolar borçla konkordato başvurusu yaptı. İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi, 2019 yılında şirketin iflasına karar verdi. Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF), projeye kayyum olarak atandı ancak projenin tamamlanması için 162-188 milyon dolar gerektiği belirtildi. 587 villa kaba inşaat aşamasında yarım kaldı ve bölge, sosyal medya fenomenlerinin ziyaret ettiği bir “hayalet kasaba” haline geldi.
Dolandırıcılık İddiaları ve MASAK Raporu
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Aklama Suçları Soruşturma Bürosu, 59 mağdurun şikayeti üzerine harekete geçti. Mali Suçları Araştırma Kurulu (MASAK) tarafından hazırlanan raporda, 2014-2018 yılları arasında projeye 67 milyon 180 bin dolar para girişi olduğu, ancak bu paraların villa teslimatları için kullanılmadığı tespit edildi. Raporda, Kuveytli yatırımcıların elden ödeme yaptığı ve kayıtların eksik tutulduğu belirtildi. Savcılık, Sarot Grup yöneticileri Mehmet Emin Yerdelen, Adem Tekgöz ve Mezher Yerdelen’in de aralarında bulunduğu 13 sanığın, baştan beri dolandırıcılık kastıyla hareket ettiğini öne sürdü. İddianamede, suç gelirlerinin paravan şirketlere aktarımı ve nakit çekimlerle aklandığı ifade edildi.
Hukuki Süreç ve Hapis Talebi
Hazırlanan iddianame, İstanbul 35. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. 13 sanık için 59 mağdura karşı “nitelikli dolandırıcılık” suçundan toplam 885’er yıl hapis cezası talep edildi. Ayrıca, sanıkların taşınmazlarına ve şirket hisselerine el konulması istendi. Dava, Mudurnu’nun tarihi dokusuna zarar verdiği ve yerel halkın tepkisini çektiği için de dikkat çekiyor. Projenin, Mudurnu’nun UNESCO Kültür Mirası adaylığına ve Cittaslow unvanına zarar verdiği eleştirileri de sürüyor.
Yerel Halkın Tepkisi ve Projenin Geleceği
Mudurnu’nun yüzlerce yıllık sivil mimarisine uymayan şato villalar, yerel halk tarafından “ucube” olarak nitelendirildi. İnşaat sırasında ormanlık alana hafriyat dökülmesi ve ağaç kesilmesi nedeniyle Sarot Grup yöneticileri hakkında daha önce Mudurnu Asliye Ceza Mahkemesi’nde çevre davası açılmıştı. Projenin geleceği belirsizliğini korurken, TMSF’nin projeyi tamamlamak için yeni yatırımcı arayışları devam ediyor. Ancak 2024’te ABD’li Nova Group Holdings’in projeyi satın aldığı iddiaları doğrulanmadı.
News
